İNTİBAH – Namık Kemal
Tartışmaya Namık Kemal’in Türk Romanı’ndaki önemini vurgulayan bir açılış konuşmasıyla başlandı. Namık Kemal’in romana insan unsurunu eklemekle kalmadığı, romanın biçimine de yenilikler getirdiği; tasvirleri, benzetmeleri ve romanının kurgusuyla batıdaki örneklerine biraz daha yaklaştığından bahsedildi. Ancak Namık Kemal’e edebiyatımızda verilen bu konumun biraz da hakim olan ideolojilerle ilgili olduğu anlatıldı. Bu konuda Yunan Edebiyatı Tarihinde’ki gelişmeler örnek gösterildi.
Romanın başlangıcındaki Çamlıca tasvirlerinin sadece genelden özele bir geçiş olduğu konusunda genel bir mutâbakat varken, aslında bu tasvirlerin divan edebiyatında bulunan ‘baharname’lerden esinlendiği dersin hocası tarafından açıklandı. Ayrıca romanda yeralan mısraların bolluğuna Namık Kemal’in romana anlam yoğunluğu katmak için başvurduğu, buna ise kendisini genç yaşında etkileyen Divan Edebiyatı şairleirin yolaçtığı söylendi. Bence de Namık Kemal romanda anlatması çok uzun sürecek ve beyin jimnastiğine açık meseleleri kısa dizeler halinde vermeyi uygun görmüştür, ancak bu tutum romancının mesajı iletme yeteneğine karşı beslenen bir güvensizliğin eseridir.
Arkadaşımızın tartışılmasını istediği ana konu ise Namık Kemal’ın İntibah’ta anlattığı erkeği baştan çıkaran kadının metodları, yani ‘erkek tavlama sanatı’ydı. Arkadaşımız bu önermesine kitaptan çıkardığı; el hareketleri (sf. 26), erkekle konuşma fırsatının aranması (sf.40), erkeğe ‘ilk erkeğim’ olarak hitap edilmesi (sf.44), kinayeli konuşmalar (sf.46), verilmeye çalışılan masum genç kız imajı (sf.48), evlenme teklifinin reddi ve nazlanma (sf.49-50) ve güzel giyinmeyi (sf.73) örnek olarak verdi. Bu örneklerin bazıları çok yerinde bulunurken (mesela Mehpeyker’in Ali Bey’in kendisine olan kızgınlığını yumuşatmak için giydiği beyaz elbise), bazıları (mesela evlenme teklifinin reddi) tartışıldı. Bence de kadının evlenme teklifini reddetmesi erkeğin ona karşı ilgisini arttıracaktır. Bu konuda Mehpeyker’in özgür yaşam ve bir erkeğe kalmama hakkındaki düşüncelerinin Osmanlı toplumunda yaşatılması çok zor olan düşünceler olduğu söylendi.
Ayrıca romandaki bir takım çelişkilere de değinildi. Sayfa 83’ te anlatılan Mehpeyker’in evinde batılı dekor göze çarparken, Mehpeyker’in Ali Bey’e göstermiş olduğu hürmetin bir doğu geleneği olduğu ve doğulu-batılı karmaşasına yolaçtığından bahsedildi. Bu doğu batı karmaşasının iyi-kötü kadın meselesi halinde bütün romana yayıldığı ve iyilerin çok iyi, kötülerin çok kötü anlatıldığı bir roman, yani romantik bir roman olduğundan bahsedildi. Ayrıca romanda yeralan ana karakterlerden Dilaşup’u Namık Kemal’in anlattığı halinin. hocamızca ‘katıksız budala’ olarak yorumlanması tepki topladı. Ancak ben bu tepkiyi kişilerin romanda anlatılan iyi kadın Dilaşup ve kötü kadın Mehpeyker’den hangisini kendisine yakın bulduklarına göre değişeceğina inanıyorum.